Geri bildiriminiz için teşekkür ederiz.
Sizin için geliştirmelere devam ediyoruz, keyifli alışverişler.
Mevlana Celaleddin Rumi, 30 Eylül 1207’de şu an Afganistan’da bulunan Horasan Ülkesi’nin Belh şehrinde dünyaya gelmiştir. Yaşamını ''Hamdım, piştim, yandım'' sözleriyle özetlemiştir. Tamamı Farsça yazılmış, iki manzum, üç mensur toplam beş eseri günümüze ulaşmıştır. Bunlardan en ünlüleri didaktik nitelikte yazılan Mesnevi olmuştur. Mevlana Şiirleri, sözleri ve kitapları ile Türk edebiyatının önde gelen isimlerindendir.
Babası ''Bilgilerin Sultanı'' ünvanını alan Mevlana, bazı siyasi sebeplerden dolayı şehri terk etmiştir. Kendisinin tanınmasında önemli rol oynayan Nişabur şehrine gelmiştir. Sonra sırasıyla Bağdat, Şam, Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde derken Karaman’a ulaşmış ve 7 yıl boyunca Karaman’da kalmıştır. 1225 yılında Gevher Hatun ile evlenmiştir. İki çocukları olmuştur. Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yapmış ve iki oğlu, bir kızı daha olmuştur. Bu zamanlarda Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı Alaeddin Keykubad, Mevlana’nın babası Bahaeddin Veled’i Karaman’dan Konya’ya çağırmıştır. Babasının vefatından sonra talebeler Mevlana’nın çevresinde ilgi ile toplanmıştır. Vaazlarını dinlemeye gelenler günden güne artmıştır. 1244’te Şems-i Tebrizi ile tanışmıştır. Şems öldüğünde bir süre inzivaya çekilmiştir. 1273’te hayata gözlerini yummuştur.
Mevlana’nın ölümsüz eserlerinden ‘Mesnevi’, toplam 6 ciltten oluşur. Diğer Mevlana kitapları gibi Farsça yazılmıştır. 4 yılda tamamlanmıştır. Hakikate ulaşma gibi dini temellere oturtulmuştur. ‘Divan-ı Kebir’, Mesnevi’den sonra en çok ilgi gören eser olmuştur. Yaşamının çeşitli zamanlarında söylediği şiirleri birleştirdiği eserdir. Eser, Mevlana’nın iç dünyasını ve ruh halini gösterir. Didaktik bir üslup ile yazılmıştır. ‘Fihi ma Fih’ ise mensur biçimde yazılmış bir diğer eserdir. Bu eser, çeşitli konularda yaptığı sohbetleri baz alarak Mevlana müritleri tarafından yazılmıştır. ‘Fihi ma Fih’ adıyla kitaplaştırılmıştır. Mecalis-i Seba’a ise ''Yedi Meclis'' anlamına gelmektedir. Yaptığı toplantılarında verdiği 7 vaazın kitaplaştırılmasıyla ortaya çıkmıştır. ‘Mektubat’ ise ''Mektuplar'' anlamına gelmektedir. 147 mektup içeren bir kitaptır. Mevlana öldükten sonra birleştirilip kitap haline getirilmiştir. Eserlerin dört tanesinin Arapça, diğerlerinin ise Farsça olarak yazıldığı bilinmektedir.
Mevlana geniş ufku, yüce gönlü, ifadelerinin sadeliği ve insani değerlere verdiği önemle dünya edebiyatının ileri gelen isimlerinden biri olmuştur. Pek çok eserinde de bahsettiği gibi birçok kitaptan ve önemli şahsiyetlerden ilham almıştır. Eserlerinde tefsir yöntemini kullanmıştır. Eserlerinde Kur’an kıssalarına yer verdi. ‘Şems-i Tebrizi’ özellikle ‘Divan-ı Kebir’ eserinde fazlaca anılmaktadır. Mevleviliğin özünü ve esasını Şems’in eserlerinden öğrenmiştir. Ferîdüddîn Attâr, Gazneli Şair Hakim Senâi gibi daha birçok alimin kendisi ve eserleriyle ilgilenmiştir. Yunan ve Roma edebiyatına da ilgisi olmuştur. Öğrendiklerini, zekasıyla harmanlayarak kendine has hikayaler eşliğinde yalın bir dille anlatmıştır.