Geri bildiriminiz için teşekkür ederiz.
Sizin için geliştirmelere devam ediyoruz, keyifli alışverişler.
Türk edebiyatında Türkçülük akımının kurucusu olan Ömer Seyfettin. 1884-1920 yılları arasında yaşadı. Dilde sadeleşmeyi savunarak yazdığı hikayeleriyle edebiyata büyük katkı sağladı. Edirne’de öğrenciyken ilk edebi şiirlerini yazdı. Mecbua-i Edebiye dergisinde şiirlerinin yayın hayatına girmesiyle birlikte yazarlığa başladı.. Ömer Seyfettin hikayeleri 1902 yılında Sabah dergisinde Tenezzüh adlı eseriyle yayımlandı.
Ömer Seyfettin Kaşağı kitabında iftira atmanın kötülüğünü, yapılan kötülüklerin de karşılıksız olmayacağını anlattı. Kaşağı hikayesinde Hasan ve Kahraman iki kardeştir. Ailesiyle birlikte çiftlik evinde yaşarlar. Çiftlikte atlar vardır ve iki kardeş atları çok sever. Dadaruh atların bakımını yapan kişidir. Dadaruh atları kaşağılarken çocuklar her gün atlara yapılan bakımı hayranlıkla izler. Kahraman bir gün kendi başına atları kaşağılamak ister. Dadaruh’un her gün yaptığı kaşağıyı bulamayıp etrafa bakınır. Dadaruh’a hediye gelen onun çok sevdiği kaşağıyı bulur. Kaşağı yeni olduğundan atların canını fazlasıyla yakar. Kahraman elindeki kaşağıyı duvara sürter kaşağının uçları bozulur sinirlenip yere atar kaşağı kırılır ve oradan uzaklaşır. Ertesi gün kaşağının kırıldığını gören babası bunu kimin yaptığını sorar. Kahraman kardeşi Hasan’ın üstüne atar. Hasan bundan sonra atların yanına girmemek için cezalandırılır. Aradan bir yıl geçtikten sonra Hasan hastalanır vefat eder. Bunun üzerine Kahraman büyük pişmanlık duyar. Ömer Seyfettin hikayeleri hayata dair tecrübeleri içinde barındırır.
Ömer Seyfettin Seçme Hikayeler kitabında kırk bir tane hikayeyi konu alır. Nesilden nesile devam eden bu hikayeler günümüze de ışık tutar. Bu kitabın içinde yer alan bazı önemli hikayeler şunlardır; “Ant”, “Falaka”, “Kütük”, “Pembe İncili Kaftan”, “Topuz”, “Perili Köşk”. Ömer Seyfettin Pembe İncili Kaftan kitabında yapılan iyiliklerin büyüklüğünün ya da küçüklüğünün bir önemi olmadığını vurguladı. Ömer Seyfettin Diyet adlı hikayesinde ise tanımadığımız kişilere fazla güvenmenin pişmanlık yaratacağını anlattı. Ömer Seyfettin Falaka kitabında büyüklerimize şaka yaparken onları zor durumda bırakmamayı ve sürekli aynı yemini söylemekten kaçınmamız gerektiğini okuyucularına aktardı.Ömer Seyfettin Yalnız Efe kitabında da haksızlığa uğrayanların haklarını aramak için sonuna kadar mücadele etmeleri gerektiğini her zaman doğrunun kazanacağını ifade etti. Ömer Seyfettin’in Pireler kitabı da önemli eserleri arasındadır. Evrimsel biyolojiye dayanan eser canlıların organlarındaki işlevlerini konu alır. Yaşadığı dönemden günümüze kadar gelen eserleri insani değerleri taşımaktadır.
Yazar olumsuz her duruma rağmen eserleriyle verimli bir dönem geçirmiştir. Yaşamı boyunca yüz yirmi beş hikaye yazarak dönemini günümüze kadar yansıtmıştır. Ömer Seyfettin Mart 1920’de hayatını kaybetti. Hastalığına önceleri teşhis konulamamıştı otopsi sonucu şeker hastalığından vefat ettiği anlaşıldı. Yalnız yaşadığı için hastaneye kaldırıldığında kimse onu tanımıyordu ve tıp öğrencileri tarafından kadavra olarak kullanıldı. Fotoğrafı gazetede yayımlandıktan sonra tüm dostları hastaneye koştu. Fakat her şey için çok geçti. Ömer Seyfettin yalnız başına hayata veda etti. Türk edebiyatına güzel eserler bırakan yazarın mezarlığı İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır. Ömer Seyfettin eserleri günümüzde de modern hikayeciliği temsil eder ve akademik olarak da eğitimcilere çalışmalarında katkı sağlamaktadır. Ölümünün ardından yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, “Ömer Seyfettin ve Hayatı” adlı eseri yazdı.1935 yılında yayımlanan eser Ömer Seyfettin’in hayata bakışını, yazarlığını, hikayelerini konu aldı. Kısa bir zamanda bütün hikayeleri seri olarak basıldı ve günümüze kadar ulaştı.