Geri bildiriminiz için teşekkür ederiz.
Sizin için geliştirmelere devam ediyoruz, keyifli alışverişler.
1877 yılında Antalya’nın Elmalı ilçesine doğmuştur. Tam ismi Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır olan yazarın babası Elmalı Şer'iyye Mahkemesi Başkatibi Numan Efendi ve annesi Fatma Hanım’dır. İlkokulu ve ortaokula denk sayılan rüşdiyeyi Elmalı'da bitirmiş ardından 1892 yılında, dayısı hoca Mustafa Sarılar ile birlikte İstanbul'a gelip devrinin en ünlü alimlerinden olan Kayserili Mahmud Hamdi Efendi'den dersler almıştır.
Tefsir bilgini olanElmalılı Hamdi Yazır soyadı kanununda Yazır soy ismini seçmiştir. 1906 yılında "Bayezit dersiâmı" olarak diplomasını almıştır. Aynı yıl yapılan seçimlerde Antalya Mebusu olarak seçilmiştir. II. Meşrutiyet'in ilk meclisi sayılan bu mebustaki faaliyetlerinden özellikle 1876 "Kanun-i Esâsi"sinin değiştirilmesinde rol oynaması önemlidir. Bakkal Arif Efendi ile Sâmi Efendi’den hat sanatını öğrenmiştir. Başarılı bir öğrencilik hayatı olmuş ve 1904 yılında girdiği ruûs (ilmiye rütbesi) sınavını kazanmıştır. Damad Ferid Paşa’nın birinci ve ikinci hükümetleri döneminde ısrarlı teklifler üzerine Evkaf Nazırı görevini yapmıştır. Bu görevindeyken Osmanlı nişanı ile ödüllendirilmiştir. Cumhuriyetin ilan edildiği dönemlerde hükümetin kararlarından sorumlu tutularak hakkında idam kararı verilmiştir. Bu süreçte “Metâlib ve Mezâhib” adlı kitabın çevirisini tamamlamak için çalışmıştır. Prens Abbas Halim Paşa’nın yönlendirmesiyle “Kur’an Tesfiri”ni kaleme almıştır. Geniş kültürlü bir din bilgini olmasının yanı sıra sanatçı bir kişiliğe de sahiptir. Elmalılı Hamdi Yazır’ın yirmiden fazla makalesi “Beyânul-Hak, Sırat-ı Müstakim” ve “Sebilürreşad” dergilerinde çoğunlukla Küçük Hamdi ve Elmalılı Küçük Hamdi isimleriyle yayımlanmıştır.
1926 yılında başladığı tefsir ve meal yazma işini 1938 yılında tamamlamıştır. Eserini Osmanlı Türkçesi ve Arap harfleriyle kaleme almıştır. İlk cildin baskısına 1935 yılında başlanmış, 1938’de 8 cilt olarak tamamlanmıştır. 1939’da fihrist cildi “Yeni Meâlli Türkçe Tefsirin Hicâ Harfleri ile Fihristi” adıyla tekrar güncellenerek 9. cilt olarak basılmıştır.Elmalılı Hamdi Yazır Kur’an Meali’nin ilk kısmı ile orta ve son kısımları arasında bazı farklılık vardır. İlk ve son ciltlerinde bilgi ve değerlendirme açısından daha detaylı bir çalışma görülürken ara ciltlerde sadece âyetlerin meâlleri verildiği görülmüştür. Bunun sebebini sağlık sorunlarından kaynaklandığını belirtmiştir. Kırk sekiz yaşında yazmaya başladığı, 1935 yılında yayımlananHak Dini Kur’an Dili adlı tefsiri en önemli eserlerinden biri olmuştur. İrşâdü’l-ahlâf fî ahkâmi’l-evkāf eseri 1914 de yayımlanan Mülkiye Mektebi’nde okutulmak üzere hazırladığı bir ders kitabıdır. “Hz. Muhammed’in Dini İslâm” adlı eseri ise Anglikan Kilisesi’nin soruları üzerine şeyhülislâmlık adına verdiği cevaplarından oluşan bir risâledir. “Metalib ve Mezahib” kitabı Fransız felsefe tarihçisi olarak bilinen Paul Janet ve Gabriel Seailles tarafından yazılmış “Histoire de la Philosophie” adlı eserin tercümesidir.Elmalılı Hamdi Yazır Yasinkitabında 41 adet Yasini Türkçe okunuş ve manalarıyla birlikte derlemiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır hayatı birçok esere ve makaleye konu olmuş, eserleri ciltli ve ciltsiz olarak basılmaya devam etmektedir. Sağlık problemlerine rağmenKur’an Meali kitabını tamamlamış. Ve Kur'an-ı Kerim hiçbir dile hakkıyla tercüme edilemeyeceği görüşünü savunmuştur. Kapsadığı manaları anlamak ve fark etmek çok zor olduğunu Kur'an'ı tefsir edebilmek için kelimelerin asıl karşılığını bilmek gerektiğini düşünmüştür. Fıkıh ve usul-i fıkıh alanına hayatı boyunca oldukça hakim olmuştur. Ülkeyi çağdaş ilim ve medeniyet seviyesine ulaştırmayı hedefleyen meşrutiyet idaresinin savunucularından olmuştur. Kendi çabası ve imkânlarıyla edebiyat, felsefe ve müzik öğrenmiştir. Arapça, Farsça ve Fransızcayı iyi seviyede öğrenmiş ve kullanabilmiştir. Arapça ve Fransızcadan tercümeler yapmış hatta Farsça olarak şiirler yazmıştır. Edebi yönüyle eserlerinde kullandığı dil üzerine yapılan çalışmalardan çıkarılan sonuç Elmalılı Hamdi Yazır’ın sade Türkçe kelimeleri tercih etmesi olmuştur. Dini ve ilmi konulardaki yazılarında ise daha ağır ve yabancı kelimelere yer verdiği bir üslup kullanması, sağlam uzun cümleler kurma başarısından kaynaklanmıştır. 27 Mayıs 1942 yılında Erenköy’de vefat etmiş ve Sahrayıcedid Mezarlığı’na defnedilmiştir.