Ürün Detayları
Bu içerik ilgikitap mağazası tarafından hazırlanmıştır.
Türk Klasikleri Set 1 - 4 Kitap
Kod : 2018251182510
Yayıncı : İlgi Kültür Sanat Yayıncılık
Basım Tarihi : 0000-00-00
Sayfa Sayısı : 750
1- SERGÜZEŞT Tanzimat döneminde Kafkasya'dan kaçırılarak Osmanlı topraklarına getirilen ve İstanbul'da satılan Dilber'in hikâyesini anlatıyor Sergüzeşt. Kötü muamele gördüğü ilk evinden kaçsa da, yakalayıp aynı yere getirirler onu. Hayatı boyunca birkaç kez eşya gibi satılan Dilber'in farklı evlerde başına gelenler, tüm yoğun duygusuyla birlikte Samipaşazade Sezai'nin usta kaleminden okura ulaşıyor. 2- EYLÜL Mehmet Rauf'un en önemli eseri olan Eylül, Türk Edebiyatı'nın ilk psikolojik romanı olarak kabul edilmektedir. Ruhsal çözümlemelerde çok başarılı bir çalışma sergileyerek, insanların ruh hallerini okuyucuya net bir şekilde yansıtan bu eser okuyucuyla arasında sağlam bir bağ oluşturmaktadır. Evet, her şey çürüyor, her şey... İnsanlar da çürümeyecekler mi? Eylül de sanki bahara özlem duyan mahzun bir tazelik, üzerine çeken kışın, kendini yok etmek isteyen sonbaharın aksine sonsuza kadar kalma mücadelesi vardır. Sanki ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar direnirse dirensin, kışın üstün geleceğini, artık her şeyin, her ümidin bittiğini buna katlanmak gerektiğini anlamaktan doğan bir korku ile ağlıyordur. Ne renk, ne koku... İşte yapraklar ölüyor... Rüzgâr insafsız, yağmur inatçı, her şey çürüyor. Oh, her şey çürüyor... O zaman Eylül kendine doğada ilk korku ayı, faniliğin ilk hissedildiği ay, ilk faydasız ve yakıcı mücadele arzusu gibi, hayatın ne olduğunu anlayıp habersiz geçen güzel geçmişin özlemiyle ilk boyun bükülmüş bir ay gibi göründü. Ayaklarının altında çamurlanmış çürük yapraklara bakarak: Evet, her şey çürüyor... Demek, biz de çürüyeceğiz? diye düşündü. Demek ki çürüyecekti, o da çürüyecekti. Böyle, hiçbir mutluluk gelmeden, daha henüz beklerken, özellikle hayatının nasıl gafil geçmiş olduğunu anladıktan sonra, artık bir şey de yapmanın mümkün olmadığını görerek, böyle çürümek, bitmek ona pek insafsız, pek acı geliyordu... 3- FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ İki yüzün üzerinde esere imzasını atan Türk edebiyatının ilk popüler yazarı Ahmet Mithat Efendi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi'de dönemin en gözde konusunu işliyor: Batılılaşma! Felâtun Bey yönünü Batı'ya dönmüş ancak Batılı toplumların çalışkanlığından nasibini almamış, hayalperest, derinliksiz biriyken, Râkım Efendi hemen tüm özellikleriyle Doğu'nun güzel hasletleriyle donanmıştır. Birbirinden tamamen farklı bu iki arkadaşın hikâyesinde Ahmet Mithat'ın yanlış modernleşme konusundaki net duruşunu görmek mümkündür. Üslubu ve mizah anlayışı Ahmet Mithat Efendi'yi 19 yüzyılın en sevilen yazarlarından biri kılmıştı. Usta yazar bir asır sonra aynı ilgiyle okunmaya devam ediyor... 4- İNTİBAH Nâmık Kemal'in Kıbrıs Magosa'da sürgündeyken yazdığı bu eser, edebiyatımızda ilk edebi roman olarak gerçekçi bir dil ile yazılmıştır. Nâmık Kemal'in Romantik üslûpla kaleme aldığı bu eserde, tutkuyla yaşanan aşkın sevecenliğinde, mutluluğu aile yuvasında değil de, tüm kötülüklere kapı açan Mahpeyker'e olan aşkında arayan Ali Bey'in tüm ailesinin başına açtığı bu dram yer almaktadır. Sen ateş, yaktın, zaten yanmış olan gönlümü, Yeniden heveslendirdin şu kendinden utanmış gönlümü...